ŞEYTANIN TUZAĞI Arkadaşlar sizde bunu okurken benim kadar korkacağınıza inanıyorum Biz yazları balkonda yatar veya geç saatlere kadar otururyoruz birgün kardeşimle birlikte otururken ben bir ses duydum kardeşimin kulağında kulakçık olduğu için sesleri duymuyodu bir ses bu tarafa gel bu tarafa gel diyordu ve ardından mahallemizde oturan bir adam koşarak sesin geldiği tarafa gidiyordu onu takip etmek istiyordum ama bunu yanlız başıma yapamıyacağım için kardeşimide yanıma aldım biraz ilerde sap vardı adam sesi takıp etmek için oradan atlayacaktı.Biz sisin etkisinde kala biliriz diye elele tutuşuyorduk bir an için kardeşimle ellerimin ayrıldı kardeşimde atlıcaktı o korkuyla uyanmışım ama uyandığımda öle adamın selası veriliyordu o adam da akşam takip ettiğim adamış ölüsü sapın aşağısındaki derede bulunmuş şaytanın tuzağına bir kişi daha duşmuştu Karantina altına alınan bir aprtmanda yaşayan ölülerle kapalı kalan bir grup insanın tüyler ürpertici hikayesini anlatan Ölüm Çığlığı önceki Yaşayan Ölü filmlerinden farklı olarak şöyle bir duygu taşıyordu: hikayenin talihsiz kurbanları normal hayatın tam ortasındaydılar yani kurtuluşa çok yakındılar. Düşünü ki, içinde cehennemin ta kendisi yaşanırken, apartmanın kapısının önü polis, itfaiye kaynıyor. Kurtuluş dokunma mesafisindeyken, korku filminin size yaşattığı çaresizlik hissinin katmerlendiğini öğrendik Rec: Ölüm Çığlığı sayesinde. Balaguero’nun filmi bana Yaşayan Ölüler filmlerinin yanı sıra, Ters Ninja’da çok önce bahsetmem gereken bir yönetmenin filmlerini hatırlattı. Alex de la Iglesia‘nın filmlerinden söz ediyorum. İspanya’da çektiği filmler kült mertebesine çıktıktan sonra Hollywood’a transfer olan bir korku-gerilim/kara mizah ustası Alex de la Iglesia’nın. Iglesia ile Metin Demirhan sayesinde tanıştım. Bana bir gün bir film verdi Metin, “Bayılacaksın,” diyerek. Eve koşturup hemen oturdum televizyonun karşısına, filmi takıp çalıştırdım VCD Player’ı. (O zaman daha DVD’ye geçilmemiş.) Filmin adı El Día de la Bestia (The Day of the Beast). Bir apartman dairesinde başlayıp, neredeyse orada biten bir film. Müthiş bir kara mizah örneği. Aynı zamanda korku, gerilim had safhada. Film, şeytanla iletişime geçmeye çalışan üç adamın hikayesini konu alıyor. Adamlardan biri Katolik bir rahip, biri Death Metal manyağı ve sonuncusu bir televizyon sunucusu. Fantastik ve ührevi amaçlarını hayata geçirirken (bu amaç uğruna gizli mesajları alabilmek için sokak efsaneleri uyarınca Death Metal albümlerini tersten dinlerler) karşılarına hep dünyevi engeller çıkar. Aslında rahip bu işe insanlığı kurtarmak adına kalkışmıştır. Aldığı duyumlara göre Anti-Christ (Sahte İsa) o yılbaşı sıradan bir bebek olarak dünyaya gelecektir. Rahip Şeytan’a bu bbeğin tam olarak nerede, ne zaman doğacağını sormaya niyetlidir. Diğer iki elemanın ajandası biraz daha farklıdır tabi. Bugün kült bir film olarak görülen The Day of the Beast, Iglesia’nın geniş kitlelerce tanınmasını sağlamıştır. 1965 yılında Bilboa’da doğan Iglesia üniversitede felsefe okurken kendini bir anda çizgiroman sektöründe çalışırken bulur. Ardından prodüksiyon tasarımcısı olarak sinemaya geçer. Bugüne kadar filmlerinde çalışmaya devam ettiği José Guerricaechevarria ile tanışıp beraber ilk kısa filmlerini çekerler: Mirindas Asesinas (1991) Film aklını kaybetmekte olan sıkıcı bir adamla ilgilidir. Adam psikopat bir katil olma yolunda ilerlemektedir. Iglesia’ya 1993′te Pedro Almodovar arka çıkar ve onun ilk uzun metrajlı filmi Mutant Action‘ın (Accion Mutante) yapımcılığını üstlenir. Gelecekte geçen ve özürlü insanların baskııcı rejimin yakışıklı liderlerine isyan etmesini konu alan film Montreal Fantazya Festivali’nde iki ödül ve üç Goya kazanır. Iglesia, The Day of the Beast‘i bu filmin ardından çekecek ve bu kez En İyi Yönetmen dalı da dahil olmak üzere, 6 Goya kazanacaktı. 1997′de Hollywood için Perdita Durango‘yu, 1999′da İspanya’da yine ses getiren bir film olan Dying of Laughter‘ı çeken Iglesia, 2000 yılında kendine 15 Goya adaylığı getiren muhteşem filmini çekti: Halkımız Avanta Peşinde (La Comunidad / Common Wealth) Ki Rec: Ölüm Çığlığı‘nın asıl hatırlattığı film budur bana. O kadar ki, Balaguero sanki bilinçli olarak gönderme yapmaktadır Iglesia’nın filmine. La Comunidad’ın hikayesi emlakçı bir kadının daire göstermek için bir apartmana gelmesiyle başlar. Tıpkı Rec:Ölüm Çığlığı’ndaki televizyon muhabiri gibi. Bundan sonrası da büyük benzerlikler taşıyor. Çünkü ardından apartmanın bir dairesinde bir sorun çıkar ve itfaiyeye haber verilir. İtfaiye erleri gelip daireye girerler ve beklemedikleri bir manzara ile karşılaşırlar. Dairenin sahibi günler önce ölmüştür. Olaylar ilginç bir şekilde gelişir ve emlakçı kadın ölen adamın sakladığı paraları bulur. Yapması gereken tek şey bu paraları bir bavula doldurup apartmandan kaçmaktır. Ama bilmediği şey tüm apartman sakinlerinin de yıllardır bu paranın peşinde olduğudur. Parayı ele geçirmek için cinayet dahil her şeyi yapmayı göze alan apartman sakinleri ve emlakçı kadın arasında gerilimli bir kovalamaca başlar. Rec:Ölüm Çığlığı’ndaki ya da Polanski‘nin Kiracı (The Tenant) filmindeki gerilimin şiddetinden geri kalmayacak bir kovalamacadır bu. Ama aslında kara mizahtır Iglesia’nın yaptığı. İnsanların paraya, konfora, sınıf atlamaya olan açgözlülüğünü anlatmaktadır. Ve yeri geldiğinde en vahşi hayvandan daha acımasız olabileceğini… Iglesia’nın insanın doğasına karamsar bir bakışı vardır, daha doğrusu modern toplum insanına. Kara mizahının yakıtı da budur zaten. Iglesia 2000′de 800 Kurşun‘u (800 Ballas) ve 2004′de Ferpeck Crime‘ı (Crimen Ferpecto) çekti. Çok ses getirmedi bu filmler. Son çalışmalarından biri ise Arjantinli ünlü matematikçi ve yazar Guillermo Martinez‘in romanını uyarlaması The Oxford Murders (Oxford Cinayetleri). Filmde Elijah Wood, John Hurt ve Leonor Watling gibi oyuncular rol alıyor.


http://youtu.be/SmM0653YvXU

0

ßynight21

Merhaba arkadaşlar size kendimi tanıtayım ben atakan lafvermez lakabım ise ßynight21 lakabımdanda anlaşıldığı gibi 21 yaşındayım ankara bilkent üniversitesinde okuyorum.Dil olarak,ingilizce,almanca,türkçe biliyorum.Oyun konsolları ile aram çok iyidir Torrent-Oyun.Com gibi forum siteleri kurdum smf derslerinden yardım alarak.Çalıştığım forum siteleri olarak Fulloyun.Com başta gelmek üzere alıştırma yaptım..Neyse bu kadar yeter herkeze iyi forumlar..